31 Aralık 2007 Pazartesi

MUTLU YILLARR!


MUTLU YILLARR!

POFIDIK EKMEKLER..



Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba, kayinvalidemin elinden cook lezzetli olan tavada yufka ekmekleri cok basit ve yaparken bir okadar daha eyleneceginiz bir ekmek tarifi , yaninda sabah kizartmasi ile pofidik ekmekler ...
Malzemeler:
Bir su brd. ilik su
Bir tatli kasigi seker
Iki tatli kasigi kuru maya
Bir cay kasigi tuz
Yaklasik 3 su brd. un
Tarif :
Ilik suda seker ve maya iyice eritilir ve diger malzemelerle yumusacik bir hamur yogrulur .Yogurma islemi biraz uzun olursa cok daha guzel olur.Yaklasik yarim saat veya oda isisina bagli olarak biraz daha fazla bir sure mayalanmaya birakilir ve bu esnada tavamizi ocakta kisik ateste hafiften hafiften isitma islemine baslanir.Sonra tezgahimiza bir miktar un alip yumurta buyuklugunde hamur parcalari bezeler haline getirilip tek tek cok fazla inceltmeden acilir kucuk servis tabagi olcusu olabilir.Sicak tavamizda onlu arkali pisirilirken yufkalarinizin hooop diye sistiklerini ve cok sirin bi gorunume kavustuklarini gorucksiniz .Top haline gelen yufkamizi tavadan alip hemen uzerine kati tereyagimizi gezdiriyoruz.Afiyet olsun...

19 Aralık 2007 Çarşamba

BU GUN BAYRAM ERKEN KALKIN COCUKLARR!!

KUSKUNLERIN BARISTIGI, SEVENLERIN BIR ARAYA GELDIGI, RAHMET VE SEFKAT DOLU GUNLERIN EN DEGERLILERINDEN OLAN KURBAN BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN...

3 Aralık 2007 Pazartesi

Guzel Bir Hikaye..





Ortaokulda okuyan ve kısa bir süre önce annesini kaybeden genç,babasıyla birlikte yaşıyordu. Babasıyla aralarında çok güzel bir dostluk vardı.Genç okulun futbol takımındaydı.Takımdaydı ama, ufak-tefek yapısı ve tecrübesizliği sebebiyle hoca ona bir türlü maçlarda görev vermiyordu. Bu yüzden her zaman yedek kulübesinde otururdu. Buna rağmen babası hiçbir maçını kaybetmez ve her zaman ayağa kalkar tezahürat yapardı. Liseye başladığında yine sınıfın en sıska öğrencisiydi.Fakat babası onu hep futbol oynamaya teşvik etti;bununla birlikte,eğer istemezse oynamayabileceğini de belirtti.Delikanlı futbolu seviyordu ve takımda kalmaya karar verdi.Her idmanda elinden geleni yapıyor takımın as oyuncusu olmaya gayret ediyordu.Ama sürekli yedek kulübesinde oturmaktan kurtulamadı. İnançlı babası tribünde her zaman ki yerini alıp oğlunu desteklemek için tezahürat yapmaya devam ediyordu. Genç üniversiteye başladığında futbol onun için önemini kaybetmeye yüz tuttu,ama yine de elinden geleni yaptı.Herkes onun okul takımına giremeyeceğinden emin olsa da o bunu başardı. Takımın antrenörü onu listeye dahil ettiğini,Çünkü her idmana yüreğini koyduğunu ve takımın diğer üyelerini de şevke getirdiğini itiraf etti. Takıma girebildiği onu o kadar heyecanlandırdı ve sevindirdi ki ,soluğu en yakın telefon kulübesinde aldı ve babasına müjdeyi verdi.Onun bu başarısına sevinen baba mutluluğunu paylaştı ve kendine maçların sezonluk biletlerini göndermesini istedi. Üniversitede dört yıl boyunca hiçbir idmanı kaçırmayan genç,ne yazık ki hiçbir maçta oynayamadı. Futbol sezonunun sonlarına doğru,büyük bir eleme maçının idmanı için sahaya çıkmaya hazırlanan gencin yanına, elinde telgrafla antrenörü geldi.Delikanlı telgrafı okuyunca ölüm sessizliğine büründü.Güçlükle yutkunarak hocasına şunları söyledi "Bu sabah babam ölmüş izninizle bu gün idmana gelmesem?" Hocası onun şefkatle boynuna sarıldı ve"bu hafta dinlen evlat" dedi.Ve cumartesi günkü maçada gelmeyi aklından geçirme." Cumartesi geldi çattı,ama okul takımının durumu hiçde iyi değildi.Maçın sonlarına doğru sessizce bir kişi soyunma odasına girdi,formasını ve futbol ayakkabısını giyip sahanın kenarına çıktı. Babası ölen ufaklıktı bu! Antrenör ve oyuncular bu azimli arkadaşlarını bu kadar kısa sürede tekrar aralarında görmekten son derece şaşkındılar.. Hocasının yanına giden genç "Lütfen izin verin oynayayım" dedi. "Bu gün oynamak zorundayım." Hocası önce onu duymamış gibi davrandı.Böylesine zor bir eleme maçında takımının en kötü oyuncusunu sahaya çıkarmasına imkan olmadığını düşünüyordu.Ama genç o kadar ısrar etti ki,sonunda ona acıyan hocası razı oldu:"Peki,oyuna girebilirsin." Gencin oyuna girmesinin üstünden çok geçmemişti ki,hem hoca,hem oyuncular hem de arkadaşları gördüklerine inanamadılar.Daha önce hiç oynamamış bu meçhul ufaklığın her hareketi harika,attığı her pas isabetliydi.Karşı takımın oyuncuları onu durduramıyordu.Koşuyor pas veriyor, savunmaya geçiyor ve maçın yıldızı gibi parlıyordu.Sonunda gencin takımı aradaki farkı kapattı,nihayet atılan gollerle de beraberliği yakaladı.Ve son saniyelerde ufaklık topu tek başına sürükleyip herkesi geçti ve galibiyet golünü attı.Maç bitmişti,okulun taraftarları sevinç çığlıkları atıyor,arkadaşları ufaklığı omuzlarında taşıyordu. Seyirciler stadyumu terk ettikten,oyuncular duşlarını alıp soyunma odasına boşalttıktan sonra,takımın hocası ufaklığı bir köşede tek başına sessizce oturduğunu fark etdi.Yanına gidip "Evlat,inanmıyorum. Bu gün bir harikaydın" dedi."sana ne oldu bunu nasıl yaptın anlat bana "dedi. Hocasına bakan genç gözleri dolu dolu şunları anlattı: "Babamın öldüğünü biliyorsunuz. Peki onun gözlerinin görmediğini de biliyor muydunuz?" Delikanlı güçlükle yutkundu,Gülümsemeye çalıştı. "Babam bütün maçlara geldi.Çünkü görmediği halde beni desteklemek istiyordu. Ve ilk defa bu gün beni görebilirdi. Ben bu fırsatı kullanmak ve oynayabildiğimi ona göstermek istedim!!!!!"((((
__________________